Bir İnsan Portresinden Çok Daha Fazlası

400 çift çoraptan insan portresi yapan sanatçı Deniz Sağdıç ile çok özel… İstanbul Moda Konferansı’nda sevenleri ile “Ready-ReMade” sergisiyle bir araya gelen sanatçıya sorduk, neden çorap?

Deniz SAĞDIÇ Ready-ReMade
Deniz SAĞDIÇ Ready-ReMade
Deniz SAĞDIÇ
Deniz SAĞDIÇ

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen İstanbul Moda Konferansı, farklı ve bir o kadarda sıra dışı bir sergiye ev sahipliği yaptı. Sanatçı Deniz Sağdıç’ın “Ready-ReMade” başlıklı sergisi bakanları bir daha baktırdı. Çünkü değerli sanatçı tekstil ürünlerini kullanarak insan portreleri yaptı. Bu portrelerden biri de 400 çift çoraptan oluşan kadın portresi. Çorapland’in sorularını içtenlikle cevaplandıran Deniz Sağdıç, “Çoraplarımızın güven ve sıcaklığı içinde ayaklarımız üzerinde yeniden dikilmeli, binlerce yıllık deneyimlerimizle omuzlarımızı çok daha dik tutmalıyız. Yön veren, belirleyen unvanını tekstilin doğduğu topraklara yeniden taşımalıyız” diyor.

İlk olarak İstanbul Moda Konferansı’nda sergilenen
“Ready-ReMade” sergisini sizden dinlemek isteriz.

Yaşadığımız çağda sanat oldukça ilginç bir hal aldı. Kültür sanat kurumları ve sanat izleyicisi sayısında sevindirici artışlar gözlense de izleyici için sanatı anlamak, anlamlandırmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Bu durumun en temel nedeni; sıradan nesnelerin çok az ya da hiç müdahale edilmeden, sanatçılar tarafından eser olarak sunulmasındaki artış olduğunu düşünüyorum. Bu çalışmaların öncüleri, geçtiğimiz yüzyılın başında Ready-Made ( ülkemiz sanat literatüründe çoğunlukla “Hazır Nesne” olarak adlandırılsa da tanımın dilimizde tam karşılığı bulunmuyor) olarak ortaya çıktıklarında derin anlamlar barındırmakla birlikte modern sanatın önde gelen dinamikleriydiler. Ama günümüz Ready-Made çalışmalarının çoğunun bu anlam derinliğini taşıdığını söylemek zor olacaktır. Bu tip çalışmalar çeşitli sebeplerle popüler hale geldikçe tüm dünyada sanat anlayışı bu yöne doğru evirildi. Adeta sanat eseri ne kadar zor anlaşılıyorsa o kadar prestijli hale geldi. Tabi bu durum sanat dünyasının kimi aktörlerinin de oldukça işine gelen bir ortam oluşturuyor. Sanat kurumlarının sayısı artıyor olsa da bu yaklaşımlar nedeniyle izleyici için sanat, ürktükleri, temas etmekten çekindikleri bir hal almaya başladı. Ben bu sorunu aşabilmek adına 2014 yılından beri “Ready-ReMade” olarak başlıklandırdığım çalışmayı sürdürüyorum. Anlaşılacağı gibi mevcut yani zaten yapılı olana (made) müdahale, yeniden düzenleme (ReMade) anlamında bir başlık. İngilizce tanımlama, evrensel kaygılardan ya da göze, kulağa hoş gelmesinden ziyade daha önce de ifade ettiğim gibi; Ready-Made tanımının Türkçe’de yetkin bir karşılığının bulunmayışı. Bu yaklaşımımda günlük kullanım nesnelerini sanatın klasik unsurlarıyla düzenliyorum. Böylece bu objeler sanatın dünyasında yeniden var olurken, izleyenin de kolayca tanımlayabileceği, anlamlandırabileceği formlara bürünebiliyor. Tekstil ürünleri de insanın günlük hayatta en yoğun kullandığı nesnelerin başında geliyor. Tekstil gibi insanın çok yakından tanıdığı objelerin, bir sanat eserinde malzeme olarak kullanılması izleyicinin o sanat eseriyle ilişki kurmasını kolaylaştırıyor. Tekstil ürünleri, boya ya da tuval gibi sanat eserinin herhangi bir malzemesi olmaktan öte, eser ile izleyici arasında adeta duyusal ve duygusal bir köprü halini alıyor. Böylece izleyicinin sanat eserini anlamaması, ondan ürkmesi şöyle dursun, bakmakla yetinmeyip ona dokunmayı, temas etmeyi arzuluyor. Bu, bir sanatçının en çok arzulayacağı bir durumdur.

Deniz SAĞDIÇ Ready-ReMade
Deniz SAĞDIÇ Ready-ReMade

400 çift çoraptan insan portresi

Özellikle çorap tablosunu merak ediyoruz. Neden çorap?

“İnsanın aklı ve eli vardır” vecizi; insanın, doğadaki diğer canlılardan avantajlı olmasında aklının olduğu kadar aklındakileri hayata geçirebilmesine imkan veren ellerin önemine dikkat çeker. Çoğu insan hayatın günlük endişeleri içinde çoğu zaman unutuyor olsa da, sanatçılar ellerin kıymetini anbean duyumsarlar. Tüm bunlar göz önüne alındığında çorapları kullanarak bir eser ortaya çıkarmak benim için oldukça heyecan verici bir deneyimdi. Bu eser üzerinde çalıştığım günler boyunca sürekli eller kadar ayakların da insan için ne kadar önemli olduğunu düşünüp durdum. İnsan ayaklarını, onu taşıyan, hareket etmesini, yürümesini sağlayan işleviyle önemsiyor. Ama ayaklarımızın

, çoğu zaman bilim dünyasının bile es geçtiği temel bir önemi var. Daha öncekilerden farklı olarak ayakları üzerinde, dik bir şekilde doğrulan öncül atalarımız vizyon diye tanımladığımız düşünce ve duygu durumunu ilk defa idrak ettiler. Ayaklar üzerinde doğrularak uzağı özellikle ufuk çizgisini duyumsamanın düşündüğümüzden çok daha derin bağlamları bulunur. Ufku duyumsamak, ardını merak ve hayal etmek bilinci inşa eden temel dinamiktir. Bugünlerde oldukça önemseyerek, sıkça kullandığımız vizyonun hem fiziksel hem de düşünsel kaynağı dik biçimde durabilmemize imkan veren ayaklarımızdır. Eserde dört yüz çifti bulan çorapla yaptığım insan portresi, belki de unuttuğumuz bu yönleriyle ayakların insan için önemine dikkat çekmeyi amaçlıyor.

Son olarak eklemek istedikleriniz…

Çoraplarla yaptığım eseri de kapsayan “Ready-ReMade” sergisi Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği öncülüğünde 12.İstanbul Moda Konferansı’nı organize eden ve destek veren kurumlarla gerçekleştirdiğim bir işbirliği projesi. Bu kapsamda TGSD üyesi kurum ve markalar üretim aşamasında arta kalan atık parçaları, eskimiş, evsafını yitirmiş ya da defolu ürünlerini benimle paylaştılar. Ben bu tekstil ürünlerini, bahsettiklerime benzer biçimde hayatın karmaşası içinde çoğu zaman unutulan ama insanı insan yapan temel düşünce ve duyguları yeniden hatırlatmayı amaçlayan insan portrelerine dönüştürdüm. Bu temel ve evrensel insani durumların yanında çalışmalarımda tekstili kullanmaya başladığımdan beri adeta görev edindiğim ülkemize, coğrafyamıza özgü meseleler de var. Anadolu, dünyada medeniyetin ilk yeşermeye başladığı topraklar. Tekstil üretim ve teknikleri de ilk defa bu topraklarda gerçekleşti. Öte yandan tekstili yalnızca örtünmeye yarayan, işleve yönelik bir kullanım eşyası olarak sınırlandırmak onu anlamamaktır. Tekstil tekniği ve ürünleri medeniyeti teşkil eden kültürün temel imgeleridir. Dokuma biçimleri, üzerindeki motifler veya renkler dekoratif güzellemelerden öte insanı, kültürü ve medeniyeti biçimlendiren dinamiklerin simgeleridir. Binlerce yıla yayılan bu derin mirasa rağmen hala çoğu zaman ülkemiz kurum ve markalarının dünya tekstiline yön veren aktör yerine sadece üretim merkezi olarak görülmesi üzüntü verici. Dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiğim sergilerde çalışmalarımla ilk defa karşılaşan yabancıların bu eserlerin sahibi sanatçıyı İtalyan veya Fransız sanmaları çoğu kimse için memnuniyet verici bir tepki olarak karşılansa da, bu sanının altında bahsettiğim, sadece işçilikle sınırlandırılmış tekstil üretim düşüncesinin yattığının farkına varıp hüzünleniyorum. Şapkasından, çorabına kadar dünyanın en incelikli, en kaliteli ve binlerce yılın mirası yaşanmışlıkların duygu izlerini barındıran tekstil ürünlerimize güvenmeliyiz. Kendimize, kültürümüze güvenmeli çok daha cesur olmalıyız. İlk insanların yaptığını hatırlayarak, çoraplarımızın güven ve sıcaklığı içinde ayaklarımız üzerinde yeniden dikilmeli, binlerce yıllık deneyimlerimizle omuzlarımızı çok daha dik tutmalıyız. Yön veren, belirleyen unvanını tekstilin doğduğu topraklara yeniden taşımalıyız.