Naylon Çorap 81 Yaşında

Yıllar yıllar önce kadınların naylon çorap alabilmek için saatlerce mağazaların önünde kuyruk oluşturduğunu biliyor muydunuz? Hem de gülerek… Bir kadın bekliyorsa ve bunu mutlu bir şekilde yapıyorsa bu ‘devrim’ niteliğinde bir gelişmedir. Naylon çorabın üretilmesi de bir nevi devrimdi kadınlar için. Günümüzde baş tacı olmaya devam eden naylon çorabın doğum gününü, tarihine kısa bir yolculuk yaparak kutluyoruz.

Naylon Çorap
Naylon Çorap

Çorapsız asla dışarıya çıkmam diyenlerden misiniz? Pamuklu, mat, parlak, dikişsiz yahut türlerine göre spor, soket, diz altı, diz üstü ve külotlu… Türü, çeşidi ne olursa olsun çorap giymeyi artık çok daha fazla seviyor, sadece kış aylarında değil, yazın en sıcak günlerini yaşadığımız zamanlarda dahi çorap giymekten vazgeçmiyoruz. Şüphesiz bunda çorap firmalarının birbirinden ilginç, sıra dışı, desenli çorapları piyasaya sürmüş olmalarının ve kısa zamanda kalbimizi kazanmış olmalarının etkisi oldukça fazla. Fakat siz yine de çorapsız asla dışarıya çıkmam diyenlerdenseniz, geçmişe doğru küçük bir yolculuk yapmaya davet ediyoruz sizleri. Naylon çorabın tarihine doğru bir yolculuk bu. Çünkü kadınların vazgeçilmezi naylon çorap 24 Ekim’de tam 81 yaşına basıyor.

İlk naylon çorap üretimi

Tarih, 27 Ekim 1938’i gösterdiği zaman ABD’li DuPont şirketi naylon ipliğini üretti. Hem de tamamen tesadüfi bir şekilde. DuPont’un kimyageri Wallace Hume Carothers, ipeğe benzer yapıda kopmadan uzayabilen bir malzeme geliştirdiğinde şüphesiz ki bu malzemenin yıllara inat kadınların bir numaralı aksesuarı olacağını tahmin dahi edemezdi. Daha kuvvetli, daha esnek ve sentetikti. Naylon çorabın tezgâhlarda yerini alması ise 24 Ekim 1939 yılına denk geliyor. New York’ta Dünya Fuarı’nda görücüye çıkıyor ve kadınlar naylon çoraba bayılıyor. Dört günde tüketilen çorap miktarı 4 milyona varınca şirket üretimini artırmaya karar veriyor. Kadınlar naylon çorabı o kadar çok seviyor ki

buy-kamagra-oral-jellies.com

, yağan yağmura aldırış etmeden saatlerde naylon çorap kuyruğuna girdikleri bile oluyor. Sıraya giriyorlar çünkü II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle naylon imalatının orduya hizmet için çalışmasına karar veriliyor. Hal böyle olunca naylon çorap için de bir duraklama dönemi başlamış oluyor. Bu işten en karlı çıkansa yine DuPont şirketi. Şirket çeşitli bomba içerikleri de hazırlıyor. Hatta şirket fabrikalarından birinin o dönemde B29 bombardıman uçaklarına lastik üretmek için tahsis edildiği biliniyor.

Kadınlar saatlerce naylon çorap satan mağazaların önünde bekliyor ve bundan şikayet etmiyorlardı.

Kadınlar saatlerce naylon çorap satan mağazaların önünde bekliyor ve bundan şikayet etmiyorlardı.

Saatlerce yağmur altında beklediler

 

Kadınlar üzgün… Kadınlar büyük bir hüsrana uğruyorlar ve naylon çorabıneksikliğini kapatmak için bacaklarını kömürler ve göz kalemleri ile boyadıklarına dair rivayetler bile var. 1945 yılında II. Dünya Savaşı bitiyor, naylon çoraplar yavaş yavaş mağazalarda yerlerini tekrardan almaya başlıyorlar. Fakat firmalar az sayıda naylon çorap üretimi gerçekleştiriyor. Bu kadınlar arasında sözsüz bir savaşında başlangıcı oluyor. Mağazaya ilk giden naylon çorabı alıyor. Hatta Pittsburgh’ta 40 bin kişilik bir kadın topluluğunun küçücük bir çorap dükkanının önünde yağmur altında naylon çorap alabilmek için saatlerce beklediği görüntüler var. New York’ta ise ünlü Macy’s mağazasının 50 bin çift naylon çorap stokunun tamamını altı saat içinde sattığı biliniyor. Naylon çorap imalatının normale dönmesi ise 1948’li yıllara tekabül ediyor.

Naylon çorabın mucidi Wallace Carothers’ın 1937 yılında potasyum siyanür içerek intihar ettiğini biliyor musunuz? Öldüğünde kendi keşfi olan naylon çorap ne yazıkki henüz seri üretime daha geçmemişti.

Özellikle Paris’te pek popüler. Ünlü modacılar tarafından da rağbet görüyor. Coco Chanel ve Christian Dior gibi modacılar DuPont’a sipariş üzerine sipariş veriyor.

Müjde müjdee size

 

Her ne kadar 80’li yıllarda naylon çoraba yeni nesil ‘anne işi’ olarak baksa da, özellikle son yıllarda en çok kullanılan çorap türlerinden biri olmaya devam ediyor ve liderliğini kimseye vermeyecekmiş gibi duruyor. Türkiye’de ilk naylon çorap üretimini ise Parizien ‘Müjde’ çorapları ile birlikte yapıyor. Müjde çorapları adeta bir klasik… Reklam filminin şarkısı hala dilimizde: “Müjde müjde size, Parizien’den müjde size. Esnek çorap, rahat çorap Müjdee… Her bacakta bir başka güzel. Parizien Müjde çorapları süper ince çeşitleri ile…”
Şüphesiz ki bu reklam çalışması o dönemin en iyi ve başarılı çalışmalarından biriydi. Naylon çorapların artık binlerce çeşidi var. Rengarenk, cıvıl cıvıl ve desenli… Birbirinden sıra dışı tasarımlarının yanı sıra insan sağlığına faydalarına da değinmezsek olmaz. Esnek yapıda olmaları kolay hareket edebilmemizi sağlarken, varislere iyi gelmesi, ayak kokusunu önlemesi, renk ve desen seçiminin fazla olması ile kaslara sıkı bir görünüm vermesi naylon çorabın özellikleri arasında gösterilebilir.

ONLAR MI NAYLON ÇORAP SEVDİ? YOKSA NAYLON ÇORAP MI ONLARI?

Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra daha fazla giyilmeye başlanan naylon çorapları tarihte pek çok ünlü kadında kullandı, kullanmaya devam ediyor. Onlar mı naylon çorabı sevdi yoksa en çok naylon çorap onlara mı yakıştı bilinmez fakat her birinin bugün birer moda ikonu olarak tarihe isimlerini yazdırdıkları kesin. Bu isimlerden biri Marilyn Monroe’ydu. Kıyafetleri ve söylemleri ile bugünün dünyasında bile hala akıllarda olan Monroe naylon çorap giymeyi seven en başlıca kadınlardan biri olmuştur geçmişte. Akademi ödülü sahibi İtalyan sinema oyuncusu Sophia Loren de tam bir naylon çorap tutkunuydu.

Hollywood’un yaşlandıkça güzelleşen yıldızı Loren, 1958 yılında Oscar ödülünü alırken de yine naylon çorap giymeyi tercih etmişti. Moda ikonu Audrey Hepburn’a değinmezsek olmaz. Belçika doğumlu İngiliz Hollandalı Hollywood yıldızı Hepburn, çalkantılı aşk yaşantısının yanı sıra günümüzde hala geçerliliğini koruyan bir moda anlayışına sahipti. Yaşadığı dönemde kıyafetleri ile adeta bir çığır açan güzel kadın, elbise kombinlerinde çoraptan vazgeçmiyor ve fotoğraflarda da mutlaka çorap kullanımını tercih ediyordu. Yaşadığı zamanın en sevilen sanatçılarından biri olan Edith Piaf’ın favorisi ise arkasında düz çizgisi olan naylon çoraplardı. Piaf’ın gazete okurken çekildiği fotoğraf sözlerimizin kanıtı niteliğindedir.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra kadınlar naylon çorabın bu türüne bayılıyordu. Hatta savaş yüzünden bir dönem naylon çorap bulmakta zorlanan kadınların kalemlerle bacaklarının arkasına çorap gibi gözükmesi için düz çizgi çektiği söylenir. 1950’lilerin ve 1960’ların gözde oyuncularından Fransız sinema sanatçısı Brigitte Bardot’un kendisine has bir stili vardı. Kazak ve jean pantolon giymekten çok hoşlansa da, fırfırlı elbiseleri de zaman zaman tercih ediyordu ve o vakitlerde bacaklarının çok daha güzel ve kusursuz gözükmesi için imdadına naylon çoraplar yetişiyordu.

İsmi TİME’da yüzyılın en önemli 100 kişisi arasında geçen tek moda tasarımcısı olan Coco Chanel, Chanel markasının kurucusu olmasından çok öte modayı baştan yaratan kadın olarak tarihe geçmiştir. Coco Chanel de naylon çorap tutkunuydu ve DuPont şirketine sipariş üzerine sipariş veriyordu. Chanel’in kıyafet kombinlerinin vazgeçilmez aksesuarı olmuştu o dönemlerde. 1959 yılında siyah burunlu bej topuklu ayakkabılar tasarlayan Coco Chanel, ayakkabılarını basın ile paylaşırkende yine naylon çorap giydirtmişti mankenlerine. Coco’nun o zamanlarda tasarladığı bu ayakkabılar günümüzün babet ayakkabılarının oluşmasında bir öncü olmuştur.

Son olarak modada devrim yaratan Chanel’in sözlerine yer vererek yazımızı sonlandıralım:

“Moda sadece elbiselerden oluşmaz. Moda gökyüzünde, moda sokakta; moda düşündüklerimiz ve yaşadığımızdır.”